OBSESİF KOMPULSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Psk. Fatma ÇELİK

Kişilik bozukluğunun temelinde; erken çocukluk döneminde yaşanan anne-baba ilişkilerinin önemli bir payı vardır. Bu kişiler kendilerini mükemmeliyetçi ve kişiler arası iletişimleri üzerinde kontrol sağlayıcı olmak zorunda hissederler. Fakat bu durum gerçekleşirken günlük aktivasyonlarında ki verimlilikleri önemli ölçüde düşmektedir. Çünkü bu kişiler hayatlarını en ince ayrıntısına kadar hesaplayıp, sıralama yapıp, organize ederek ve neredeyse tüm enerjilerini bu düşüncelere ağırlık verip tüketerek yaşamaktadırlar. Mesleki işlevlerinde belirgin bozulmaya yol açan, rahatsız edici, benliğe yabancı, yineleyici ve bunaltıcı düşüncelerdir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre obsesif kompulsif bozukluk, işlevselliği olumsuz yönde etkileyen fiziksel ve ruhsal hastalıklar arasında genelde onuncu sırada, 15-44 yaş arasındaki kadınlarda ise beşinci sırada yer almaktadır (World Health Organization 1999).

Saldırganlık, dini ve cinsel obsesyonların diğer obsesyonlardan ayıran en temel özelliği; bu obsesyonlar kişilerin diğer kişilerden utanabileceği kendi kişiliğine, benlik saygısına aykırı olarak algılaması, kendini günah işlemiş ve suçluluk hissetmesine sebep olabilmektedir. Bu obsesyonlarda iç görü değeri diğerlerine oranla daha yüksektir.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) sık görülen bir durumdur. Obsesyonlar; istenmeyen, mantık dışı gelen, engellenemeyen düşünceler veya görüntülerdir. Obsesyonlar genellikle kir, mikrop korkusu, cinsel görüntüler veya düşünceler, başkalarına zarar verme korkusu olarak açığa çıkmaktadır. Bu istenmeyen davranışları veya görüntüleri etkisiz hale getirmek isterken yapılan tekrarlayıcı rahatsız edici davranışlara da kompulsiyon denir. Bunlar da genellikle temizlik, kontrol, simetri gibi davranışlardır. Bu istenmeyen davranışlar veya görğntler kişiyi rahatsız ederek ve onlara zarar verebiliyor. Günlük aktivitelerini yürütme çabalarını olumsuz etkileyebilir.

Bu tekrarlayıcı davranışlar genellikle kolayca önlemez ve bu durumda kaygıya neden olabilmektedir. Böylece obsesif kompulsif bozukluğu olan kişilerin olağandışı hassas veya strese karşı savunmasızdırlar. Bu nedenle kişilerin toplumsal ve günlük aktivitelerini belirgin ölçüde etkilemektedir.

Kompulsiyon, çoğu kez obsesyonlardan uzaklaşmak için yapılan irade dışı yineleyen hareketlerdir. Obsesif kompulsif bozukluğun yaklaşık toplumda görülme oranı %5 olarak bulunmuştur (Elkins ve ark 1980). Obsesif kompulsif bozukluğun çocuklarda ve ergenlerde başlama yaşı 7, ortalama yaşı 10.2 yaştır (Sweda ve ark 1989). Çocuk ve ergenlerdeki obsesif ve kompulsif bozukluğun (OKB) klinik görüntüsü erişkinlerde görülen obsesif kompulsif bozukluğa çok benzemektedir. Obsesif kompulsif bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde en sık görülen obsesyon; yetişkinlerde benzer şekilde kirlenme ve mikrop bulaşma korkusudur. Obsesif kompulsif bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde akran zorbalığı ve alay edilme endişesi ile OKB belirtilerini çoğunlukla saklayarak ya da kaygı bozukluğu tanılarını da yanında getirmektedir. Çocuklarda ve ergenlerde bu dönem başladığında; yaşıtlarıyla sosyalleşmekten kaçınabilirler veya bağımsız olarak yaşayamaz hale gelebilirler. Obsesif çocukla erişkinlerden farklı olarak belirtilerine ailelerini de ortak edebilirler. Tekrarlayıcı sorularına yanıt beklerler, ailelerinin kompulsiyonlarına katılmalarını isterler (Towbin ve Riddle 1991).

Bazı obsesif kompulsif bozukluklar başkaları tarafından gözlemlenebilir eylem (bir kapıyı kontrol etmek), bazıları ise gözlenemeyen gizli zihinsel hareketlerdir (akılda belirli bir ifade tekrarlamak gibi).

Kaçınma, obsesif kompulsif bozukluğun ayrılmaz bir parçasıdır. Okb’ ye diğer psikolojik rahatsızlıklarda eşlik edebilir. En sık eşilk eden; depresyon, tik bozukluğu ve kaygı bozukluğudur. Genel olarak okb erkeklerde, kadınlardan daha önce görülmektedir.

Obsesif kompulsif bozukluğun 4 çeşit semptom örüntüsü vardır;

1- En sık görüleni bulaşma obsesyonudur. Temizleme ya da bulaşıcı olduğu düşünülen nesneden kompulsif kaçınma izler. Korkulan nesne genellikle kaçınılması zor olan bir nesnedir. Örneğin; tuvalet koltuklarına, kapı kollarına dokunmamaya veya başkaları tarafından kullanılan musluklar.. korkulan nesnelere karşı en çok duyulan duygusal tepki kaygı olursa da obsesif utanç, iğrenme ve tiksinme sık görülür.

2- İkinci olarak en sık görülen semptom örüntüsü şüphe obsesyonudur. Bunu kontrol etme kompulsiyonu izler. Evden çıkarken kapının kilitli olup olmadığını kontrol etmek veya ocağın altının altını kapatıp kapatmadığı gibi şüphe obsesyonlarıdır.

3- Diğer örüntü; bir kompulsiyon olmaksızın, zihne yerleşen obsesyonel düşüncelerin taşınmasıdır. Bu obsesyonlar genellikle cinsel ya da başkalarına karşı saldırganlıkta bulunma düşünceleridir. Eğer kişi de pedofili olma korkusu varsa; bir çocukla yalnız kalmamaya ve bastırmayı asla bırakmayarak çocuklardan cinsel ilişkiye girme obsesyonları vardır.

4- Dördüncü örüntü, simetri ya da kesin olma obsesyonudur. Bunu yavaşlama kompulsiyonu izler. Bu kişilerin yemek yemeleri, traş olmaları, diş fırçalamaları saatler alır. Obsesif kompulsif hastalarda dinsel obsesyonlar da çok sık görülür ( Köroğlu 1995). Batıl inançlar, büyüsel düşünceler (uğurlu-uğursuz sayılar, renkler, kelimeler), dinsel öğelere karşı suç işlemekten aşırı kaygı duyma, yanlış, doğru ve ahlak ile ilgili aşırı ilgili olma. Abdestini doğru bir biçimde alması, namaz kılarken yanlış ya da eksik bir sure okuduğuna dair dini obsesyonlar bulunmaktadır.

Yapılan çalışmalarda obsesif ve kompulsif bozukluğu olan kişilerin ailelerinde çeşitli psikopatolojilerin sık bulunduğu gösterilmiştir. Bu tanısı olan kişilerin anne, baba ve yakın akrabalarında obsesif kişilik başta olmak üzere psikopatoloji bulunmaktadır.

Obsesif ve kompulsif bozukluğun tedavisi: ilaç ve psikoterapi olarak önerilmektedir. Bu tedavi yöntemlerinin birisi de: daha çok davranışçı terapi olarak maruz bırakma yöntemini ön plana çıkarmaktadır. Diğer etkili tedavi yöntemlerinden birisi de bilişsel davranışçı terapidir.

Bu tür tedaviler, kişinin mantık dışı gelen düşünceler, düşlemler veya korkularla baş etme becerilerini kazanmalarına yöneliktir. Tedavi sonrasında obsesif kompulsif bozukluk ortadan kalkmış olsa bile kazanmış olduğu becerileri tedavi sonrasında kişi kendi başına uygulayabilir.

Bir diğer tedavi yolu; davranışçı terapi yöntemidir. Bu terapide ki amaç; savunma mekanizması olan kaçınma davranışını ortadan kaldırmaktır. Bunların dışında obsesif kompulsif bozukluğun da diğer tedavi yöntemleri; aile ve grup terapisi de önerilmektedir.

Genellikle obsesif kompulsif bozukluk yaşayan bu duygu, imgeler ve zihne takılan düşünceler karşı direnmeye karşı güçlü bir istek duyar. Okb'yi yaşayan kişiler bu bozukluğu bu duruma uzun süre maruz kalabilirler. Bu bozukluğu yaşayan kişilerin %30 ya da %40' ının semptomlarında önemli ölçüde iyileşme görülürken, %50' sinde semptomları orta değerde iyileşme görülmektedir. Bazen de bu kişilerin %10 ya da %20' sinde ise bu semptomlar aynı kalır ya da daha da ilerlemesi görülebilmektedir.

Obsesif kompulsif bozukluğu ile ilgili ilk olarak Freud bilimsel olarak hipotezini öne sürmüştür. Bazı obsesyon düşünceleri ile sanrısal düşünceleri ayırt etmek zor olabilmektedir. Bazı şizofrenik bozukluğu olan kişilerde de takıntılı düşünceler ve kompulsiyonlar bulunabilir. Şizofreninin başlangıç dönemi, obsesif kompulsif nevrozdakine benzer semptomlara sahiptir. Şizofrenik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluktan ayıran en önemli özellik; kişi obsesyon ve kompulsiyonları önlemek için uğraşmaz bütün bu zihne takılan düşünceler, imgeler ve tekrarlayıcı davranışlar kişiye mantıklı geliyordur.

Uzun yıllardır, obsesif kompulsif nevroz, bilinçdışı zihnin çalışmalarında önemli bir pencere sağlayan bir bozukluk olarak görülmüştür. Günümüzde, obsesif kompulsif bozukluk, belirli nöronal devrelerde patolojinin aracılık ettiği ve spesifik farmakoterapötik ve psikoterapötik müdahalelere cevap veren bir nöropsikiyatrik bozukluğun iyi bir örneği olarak görülmektedir.

Obsesyonlar, yoğun öznel rahatsızlığı kışkırtan, tekrarlayan fikirler, düşünceler, imgeler veya dürtülerdir. Etkilenen bireyler ilk başta, genellikle obsesyonlar tarafından kışkırtılan rahatsızlık düzeyini azaltmak için tasarlanmış bazı tekrarlayıcı düşünceler veya eylemler yaparak onlara direnir.

KAYNAKÇA

http://www.bilimvesaglik.com/psikiyatri/obsesif-kompulsif-bozukluk.html
https://www.psych.theclinics.com/article/S0193-953X(05)70349-X/fulltext
https://www.bmj.com/bmj/section-pdf/755603?path=/bmj/348/7953/Clinical_Review.full.pdf
https://link.springer.com/chapter/10.1007/978-1-4615-2914-9_11
https://www.clarity-singapore.org/web1/images/clarity/About_Mental_Health/Anxiety/OCD.pdf
BAYAR, R., & YAVUZ, M. (2008, Mart). OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK. TÜRKİYE’DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR , s. 182-192.
DURUKAN, İ., ERDEM, M., & TÜRKBAY, T. (2010). Obsesif kompulsif bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin annelerinin mizaç ve karakter özellikleri. Gülhane Tıp Dergisi, 28-31.
GÖKÇAKAN, N. (2005). Bir Obsesif-Kompulsif Bozukluk Vakasında Bilişsel-Davranışçı Terapi Uygulaması . Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 81-90.

Online randevu Almak Çok Kolay!

ONLINE RANDEVU AL

Adres, Telefon, E-Posta bilgilerimiz ve İletişim formumuz İçin Tıklayın

İLETİŞİM SAYFAMIZ